yakında gösterime girecek diye biliyorum

4 Mayıs 2012'den itibaren:
Beyoğlu Majestik Sineması
Ankara Kızılırmak Sineması
www.ekumenopolis.net

arada şu an bulundukları kaptaki suyu başka bir kapla alıp geri boşantın ki hava kabarcıkları oluşsun, oksijen oranı artsın. babam uzun süren akvaryum temizliği sırasında balıkları kovada bekletirken öyle yapardı.

fakat bu balıklar bu gece de dahil 1.5 gün borcamın içinde kalacaklar. arada bir sularını değiştiririm de. inşallah bir şey olmaz.

madem allaha emanet yaşıyor balıklar kızartıp yiyebilirsiniz

lepisdesti galiba bunlar (lepisdes de olabilir).

akvaryumcular genelde pazar günleri kapalı olmuyor. balıklarınız lepistes (erkek) ve kılıçkuyruk (eş) 3-4 saatte bir 1-2 bardak su eksiltip taze dinlenmiş 1-2 bardak su ilave edersen sorun olmaz tabi sıcaklık 20-28 derece arasında (oda sıcaklığında) olsun.

edit; gece yatarken suyun tamamını tazele dinlenmiş suyun sıcaklığı içindeki suyla fazla değişkenlik göstermesinki şoka girmesin balıklar.

Küçük olan balığınız lepistes. Diğerlerini üstten tam net anlayamadım ama kılıçkuyruk veya plati sanırım.

Yalnız kesinlikle borcamda filan olmaz, mümkün değil. Hava motoru olmadan çok fazla yaşayamazlar. Hemen balıklarınızı bir alışveriş merkezindeki petshoplardan birine götürün ücretsiz verin. Acele edin dükkanlar kapanmadan. Çok ciddiyim... 14-15 saatten fazla hava motorsuz yaşamaları çok çok zor. Ayrıca hayvanları buz gibi suya koyarak işkence etmişsiniz. Sabit 26 derece sıcaklıktaki suda yaşamaları gerekiyor. Lütfen birazcık vicdanınız varsa hayvanları hemen götürün, hemen...

ilki lepistes ikincisi kılıçkuyruk olmalı - plati de olabilir. dayanıklı balıklardır. motorlu akvaryum falan iyidir ama küçük bir akvaryum, ısıtıcı, küçük bir filtre ve ufak bir hava motoru falan ile de yaşarlar.

geri götürdüğüm yer kapanmış. başka bir pet shop a girdim. almak istemedi. hastalıklı olabilir dedi. neyse umarım ölmezler.

selam, yazınızı sonuna kadar tam olarak okudum.

mekan sahibinin eleştirisini silmeniz ama sizin uzun paragraflarla cevap yazmanız, sizi agresif ve haksız , mekan sahibini ise mağdur olarak gösterebilir. Tarafsız olarak baktığımda ben de böyle bir hissiyat oluştu. Keşke mekan sahibinin yazısını silmeseydiniz, yazdığı yazıyı görebilseydik sizin haklılığınızı ve cevaplarınızdaki üslübbun sebebini daha net seçebilirdik.

bu arada ben de valelerin aldığı o fiks ücretten nefret ederim, allahtan siz ankara'da şanslısınız, istanbul'da 20 TL dir :)

bir de , mahkemelik hiç bir nokta göremedim ben. ne hakaret, ne iftira ne de alçaltıcı küçük düşürücü bir laf göremedim .

@sayinseyirciler: yazı çok uzun. üşenmeyip, okuduğunuz için teşekkür ederim. yorumu da ekliyorum öyleyse.

cevaplarınızı bekliyorum arkadaşlar.

belli ki işletmecisi (ya da o yorumu kim yapmışsa) profesyonellikten uzak birisiymiş. yazınızda mahkemeye verilmelik bir şey bulamadım ben de. sözlüğe çok daha ağırları yazılıyor bazı mekanlar için ama size blogunuzdan ulaşma şansı olduğu için gözünüzü korkutup, olumsuz eleştirileri içeren yazının başkalarına ulaşmasını engellemek istemiş işte. avukat değilim ama bir şey olacağını sanmıyorum.

hem yazınızı hem de hanımefendinin yorumunu okudum.
açıkçası ben de mahkemeye verilecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum yazınızın. (avukat değilim.) kaldı ki siz mekanı ağır bir dille kötülememişsiniz ya da "sakın gitmeyin, kazıklıyorlar." vb. gibi şeyler yazmamışsınız. ayrıca hanımefendi internetin silah olduğundan bahsetmiş de, siz yazınızda mekanın mükemmel olduğunu yazsaydınız eminim ki internet hiç de öyle silah falan olmayacaktı.

yazıda hiçbir şey yok, gayet normal bi üslup ancak teyzenin yoruma koptum. bence teyzenin yorumunu ayrı bi post yapın, rezil olsun.

'pirim' yazmış bi de. ilkokul terk.

dayanamıyorum 3. edit: bence sizin onu tehdit etmeniz lazım, direkt hakaret etmilş teyze. evet evet, ona ayrı post yazın da aklı başına gelsin.

ah şu yazdıklarınızı o yazının altına yorum olarak atsanız ne güzel olurdu. böylece haddini bilmeyen insanlara nadir de olsa haddini bildirmiş olurduk.

teyze duygusala bağlamış. ciddi bir durum yok ortada bence.

teyze demeyin çok sinirleniyor:P adının yanına parantez içerisinde teyze filan yazmış sinirden :)

metrobusle yenibosna ordan metro ile havaalanı iki basış akbile malolur

yenibosna metrobüs durağından metroya yürüme mesafesi uzun gelirse eğer:
mecidiyeköy metrobüs-cevizlibağ tramvay.
zeytinburnu durağında havaalanı metro aktarması yapıyorsun. aynı yerde gibiler zaten.
tramvay-metro da aktarma geçiyor sanırım.
veya şişli'den aksaraya nasıl gidilir bilmiyorum ama aksaray'dan direk metroya binip de gidebilirsin.

yenibosna'da aktarma yapılamıyor olabilir yalnız.. harita'dan bakılınca en son ataköy-şirinevler'de metroya aktarma yapılabiliyor gibi görünüyor.. eğer yenibosna'da yapılıyorsa o daha mantıklı tabi..

aşağıdaki ihtimali de gözden geçirebilirsin:

şişli --metro--> taksim
taksim --96T--> havaalanı

96T saatleri için:
www.iett.gov.tr

yenibosna çok yürütüyor, en temizi şirinevler'de aktarma.

şişli-taksim
taksim havataş ile havaalanı. 10tl tutuyor 30dk da bir var.

şişli mecidiyeköy metrobüs

şirinevler'de metroya aktarma ile havalimanı.

taksimden çok daha uzun sürer, metrobüs+metro en güzeli.

96T sahil yolundan gidiyor bu arada, belirtmeyi unutmuş olabilirim. taksimde binip 30-40dk'da havaalanında olabilirsin. pazarlarmış gibi oldum sanki hattı ama... gerçi çift biletli hat, onu da belirteyim.

otobüsle inmesi binmesi yürümesi bir buçuk saati bulur, hiç gereği yok.

eğer avea'lı birini bulamazsanız 11880'i arayın, numara rehbere açıksa söylüyorlar kime ait olduğunu.

Yanılıyor olabilirim benim bildiğim kadarıyla piyasada satılan bu tarz yağların çoğu zeytinyağında seyreltilmiş yağlar. yani şöyle, diyelim siz 5 ml çilek yağı aldınız onun içerisinde 1 ml çilek yağı ve 4 mlsi de zeytinyağından oluşuyor. Fiyat farkları da genelde kullanılan zetinyağının kalitesine göre değişiyormuş. Sürekli alışveriş yaptığım aktar bana durumu bu şekilde açıklamıştı.

Piyasada satilan kayisi yagi,cilek yagi gibi seyler laboratuar ortaminda yaratilan sahte yaglardir.Cilegin kayisinin vs. yagi olmaz.Hatirlarsaniz birara da karinca yagi kremi diye birseyler cikmis ürünün düzmece bir ürün oldugu belirtilmisti.

www.nuka.com.tr
şuradakiler orijinal diye biliyorum

www.thefruitpages.com

görüldüğü üzere meyvelerin çoğunda yağ oranı 0. nası yağ elde ediyolar orasını bilmiyorum.

Garanti kapsamına girmiyor, kardeşim de sırt çantasına koyup okula gitmiş, orada mefta olmuş.
ilk geldiğinde ekran üzerinde çizikler ve dediğin gibi kum parçası benzeri şeyler vardı. bir süre daha kullanabildi, ama zamanla o siyahlıklar yayılıyor.
ne kadara patlayacağını bilmiyorum ama garanti kapsamı dışında kaldığına eminim, bize öyle demişlerdi.
not: veletindeki netbooktu.

ben sadece monitorle kasanin birlestigi yeri kirmistim ama bilgisayari goturdugumuzde sormustuk, ekran kirilmis olsaydi yaklasik 400 liraya patlayacagini soylemislerdi daha iki uc gun once, experdi gerci.

off aynı şeyin başıma geldiği günü hatırladım..!! benim acele bilgisayara ihtiyacım vardı durumum da vardı yenisini aldım çünkü gayet güzel uçuk bir fiyat aldım sırf ekran için.
olay şuymuş ki aynı ekran ile değiştirmek gerekiyormuş. biri demişti ki gittigidiyor gibi yerlere bak, insanlar bilgisayar bozulunca satıyorlar. ordan 40-50 liraya alıp tamircide yaptırdın mı ucuza gelir diye.
bence en iyisi bir tamirciyle konuş, doğubank civarlarına da gidip araştır çünkü teknik servisler uçuk. garantiye de girmediği kesin.

arama.gittigidiyor.com

burda görüldüğü gibi fiyatlar 100 lira civarında. max 50 liraya takarlar, hatta 50 lira çok bile bence. Ama böyle yapınca garantiden çıkmış olcak, lenovo servisini arayıp ben ekran alsam, siz onu takabilir misiniz filan diye sorun bence. Lenovo servisi daha fazla fiyat verebilir ekran için.

kadınlar fransız manikürü yaptırır bunun için bildiğim kadarıyla?

Bana daha pratik bir şey lazım. Biraz sağa sola bakınca tırnak kalemi diye bir şey buldum ama kimisi çok övüyor kimisi de lanet ediyor. Daha etkili bir çözümü yoksa sanırım o kalem zımbırtısını deneyeceğim.

Ben bunun için eski bir diş fırçasıyla (yeni de olur farketmez gerçi), diş macunu kullanıyorum.

kına.

(sevişmeniz bitince kendiliğinden geçen mi istiyorsun)

@mahone

evet sevişmeden sonra silip/çıkarabilsin istiyorum. tak çıkar gibi bişi olabilir mesela.

sakızlardan çıkan dövmeler gibi sticker dövmeler oluyordu

tırnak. sırta çok iyi şekil verilebiliyor bu aletle. verebildiğin coşkuya göre 2 gün kalanı da var 1 ay kalanı da var.

@mirac

sakızlardan çıkan çok küçük ama. o kadar da küçük olmamalı.

çok pis espri yapacağım ama yapmıyorum.

(git:www.adel.com.tr )

@abraxass yap kanka yap!! haha acaba tahmin ettiğim şey mi?

yapabilirsin abraxsass.

teşekkürler tombul kraker.

var kardeşim =)

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

eksitattoo.com

şarjı biterken o yanıp sönmeler sarımsıi kırmızımsı olması lazım. bi bakıma şarj göstergesi

Ben de bir türlü söndüremedim onu. Cevapsız çağrı olunca kırmızı yanmasını seviyorum ama sürekli yeşil yanması ne yani? Şarjı bittiğinde bir de iğrenç bi kırmızı sarı renk çıkıyor. Sarj bitiyor bir de ben yanayım daha çabuk bitsin diyor sanki.

seçenekler > ekran > ekran görüntüsü > Led kapsama alanı göstergesindeki tiki kaldırıp kaydederseniz yeşil ışık söner sadece şarj bitiminde turuncu/kırmızı ışık, cevapsız çağrı/mesaj bildirimlerindeki kırmızı ışık, bluetooth açıkken yanan mavi ışık kullanımda kalır.

TOMBUL KRAKER ÇOK THANKS YA ay caps açık kalmış kapattım ışığı bu nasıl açılmışsa artık :)

www.e-palworld.co.uk
e-mail arkadaşı olarak buradan bulabilirsin, bazı ilanlarda mektup arkadaşı da kabulümdür diyenler var.

interpals.com

europa-pages.com

full versiyonda çıkmıyor o uyarı.
free download manager kullanabilirsin. ücretsiz zaten.

Crackli sürüm kullanın. Özel mesaj atabilirsiniz. ;)

key ara. ben iki yıl önce bulmuştum hala patlamadı. nette bulabilirsin. fdm ve jd, idm kadar performans veremiyor. keyleri bul derim.

kitap nasil yazicam dostum?okumam iyi degil diyorum sen bana kitap yaz diyorsun hehehe sanirim oyle demek istemedin :)

kitap yazmaktan kastı makale yazmak olsa gerek arkadaşın. okudukça çözülecek bu durum. haruki murakami falan okuyun, kolay sarar okuma alışkanlığı yaratıri, sonra da taşaklı metinler alıp okuyun sıkılsanız da okuyun öteki türlü iman gücüyle falan gelişmez.

verieln okuma parçasındaki her paragrafın ilk ve son cümlesini oku ilk başta. bu şekilde tamamladığında parçanın neyden bahsettiği hakkında bir fikrin oluşuyor. sonra parçanın tamamını oku. bu sayede en başta tamamını okumaya kalktığında bilmediğin kelimeler parçadan kopmaya sebep oluyor. en azından benim yöntemim bu.
bir de nasıl anlatayım şimdi :) ön ekler ve son eklerin anlamlarını ezberle. yada gördüğün kelimeyi anlamını bildiğin bir kelimeye benzetmeye çalış.
ilk ve son eklerle ilgili elimde notlar vardı, ihtiyacın olursa yazabilirim?

evet

kanı sulandırıyor diye biliyorum sallamış da olabilirim.

Alacağınız iphone "unlocked" diye tabit ettikleri kontratsiz veya simlocksuz olmalı.

bunlarun fiyatları sabit 16gb 599€, 32gb 699€, 64gb 799€.

yanlız şöyle bir sorun var, unlocked telefonlar piyasada çok yok gibi. internetten sipariş vermek gerekiyor gibi gibi...

unlocked telefonu türkiye'ye 1 ay içinde giriş yapmış bir pasaporta kayıt ettirmeniz gerekli. başka gereklilik yok...

1- sadece telefon almak için gitmiyorsan kara geçme ihtimalin olabilir. eğer imkanın varsa Lübnan'dan al. iPhone 4S için bilemem ama çoğu teknoloji ürününü yarı yarıya fiyatlara bulursun.
2- telefonu alırken sana fatura verilecek. o fatura ve pasaportunla beraber turkcell/vodafone/avealardan birine gideceksin. telefon bu sayede pasaportuna işleniyor. atatürk hava limanındaki turkcell bu işe bakmıyordu en son bildiğim kadarıyla. yalan olmasın 10-20 lira bir para alıyorlar. pasaportta giriş çıkış mühürlerine dikkat et. babamın tr giriş mührü vurulmadığı için karakola gitmesi falan gerekmişti. mühürlerde eksik gedik olursa işlemiyorlar telefonu.

faturaya gerek yok, cihazın kendisi ve pasaport sahibi gidecek. 10tl ücreti var.

cam kapak güzel olmaz ama.. vitrin değil sonuçta.

edit: bence yaptırma

cok kro olur bulasma bence.

hatta bence kitaplikta her zaman en güzeli en dogali ve klasigi.

yaptırıcam, yolu yok.
mat camdan yaptırınca gayet şık duruyor da asıl sorun toz.
kimseye göstermem söz :)

mahalledeki camcılara yaptırmak yerine daha büyük olan atölyelerine yaptır. fiyat alırken de rodajlama işi için ekstra fiyat koyup koymadıklarını sormayı unutma. çünkü bazıları bu tarz camlara rodaj yapmayı kep bağışlamak sanıyor. mat cam, düz cama oranla daha az toz gösterir. hatta sana uyar mı bilmiyorum ama inanılmaz güzel desenlerde buzlu camlar var şu an piyasada. tabii her camcıda genel olarak değişebiliyor bu desenler. bir de onlara göz at derim. son fiyatları malesef aklımda yok ama 6mmlik camlar için şu şekildedir sıralama düz cam<buzlu cam<mat cam.
bir de unutmadan mat camda camcıların bazıları fire maliyetini de koyar. çünkü çok fazla satışı yoktur. mesela senin camın atıyorum 1,75 m2 tutuyorsa; 2 metre kare parası ödersin. Dilersen sana o 0,25 metrekarelik fireyi de verir camcı, çünkü işine yaramaz. Düz cam ve buğulu cam da bu olay yok. Reflekte cam denilen genelde aynalı cam olarak bilinen ve füme camlarda da bu fire olayı oluyor.
düzeltme: istediğin kapağın kenarında çerçevesi de olacakmış o zaman rodajla ilgili yazdıklarımı unut :)
boylarını kısaltmaksa dert değil. fakat her iki çeşidinde de "özel sertleştirilmiş cam" -ki büyük ihtimalle lamine camdır- sana yine camcı yolu gözükür.

@tombul kraker çok aydınlatıcı oldu, sağol. büyük atölye dediğin yerlere örnek verebilir misin, nasıl bulurum? bir de 2. kapağın etrafındaki alüminyum çerçeveyi de camcı yapar ama ahşaba girmezler herhalde değil mi?

büyük atölye dediğim yerler, genel olarak pencerecilerin çalıştığı firmalar. hatta bunlar cam giydirme cephe, cam kapı vb. gibi büyük işlerde yapıyorlar. genelde sanayiilerde bulabilirsin. ne tarafta oturduğunu bilmiyorum ama özel mesajla bildirebilirsen oturduğun civara yakın bir yer mi bakıp buluruz.
camcı ahşabı da yapar. çünkü resim/fotograf çerçevelerinde de ahşap kullanılıyor. aliminyumu da ahşabı da çoğu horoz testere denilen makineyle kesiyor. ha bir marangoz işçiliği gibi olur mu? onu bilemem, başında durman lazım. bir de eğer ahşap kapaktan alacaksan orta kayıdı da aşağı kaydıracak. üşengeçlik edip sadece üstteki camdan yada alttaki camdan kısaltmasın. şahsi beğenim, gösterdiğin kitaplığa ahşap çerçeveli kapak daha güzel gider yönünde.

plastik gibi mi ? pimapenin kenarına takılmış ? ısıyı geçirmesin diye takılıyo eğer bahsettiğiniz şey ise.bizde yaptırdık beyaz renk ama koku fln yok.

camla profil arasındaki siyah kauçuk şey ise bahsettiği, kokmaz o. doğramayla duvar arasına ne sıktı ki acaba 4 ay koku yapacak kadar..

pimapen hava almayı engellediğinden ahşap doğrama gibi olmaz bu arada. yani havasızlıktan dolayı bir koku olmasın?

plastik gibi ama siyah, zaten doğramanın içinde kaldı görünmüyor dışarıdan. farklı bir şey sanırım.

vinil klorid karaciğer kanserine sebep olabilmektedir unutmayın.

heh evet o siyah kauçuktan geliyordur falan dedi de usta. ama doğramayla duvar arasına sıktığı şeyden olabilir doğru, çünkü daha önce yaptırdığımız odalarda yok o koku. havasızlık kokusu değil, benzin gibi bir koku daha çok. e acaba geçmez mi ileride bir gün bu koku, ne koydularsa tutturmak için.

ya aslında kauçuk da değil, doğramanın içine camı oturtuyorlar ya, o birleşim noktasına sürdükleri bir madde sanırım

pencereyi yani çerçeveyi oturttuktan sonra duvarla çerçeve arasına köpük falan sıkılır. izole bir malzeme vardı. onlar genellikle sarı renkte olur. sanırım sizde siyah. yani başka bir yalıtım maddesi kullanılmış.

bir de anlamadım, neden sormuyorsunuz adama. e milyonlarca pimapenli ev var. misafirliğe gidiyoruz, okulda, iş yerinde vs. her yerde var ama bu koku yok. bu işte belli ki sizin bir ustalığınız(!) var.

Gerçekten markası Pimapen ise danışma hattını arayınız. Yok open bupen ise devamlı evi havalndırınız. Devamlı. Önemli bu.

çift camın kenarlarındaki siyah macundan bahsediyorsanız, tiyakol, o madde evet ağır kokar fakat 4 ay kadar kokmaz. kaldı ki cam montajınız esnasında o madde tamamen kurumuş olarak gelmek zorundadır. şöyle diyeyim: ısıcam, çift camları için garanti belgesi veriyor ve bunun şartları var. örneğin sizin pencerelerinizi yaptırdığınız bayii bu camı hangi bayiiden temin ediyorsa, cam bayiisi çift camı bahsettiğim macun sürüldükten 24 saatten önce teslim etmemesi lazım. 24 saat öncesi teslimlerde bu macun hala ıslaktır ve zaman içinde çift cam arasında lekelenme, tozlanma ve buğulanma gibi sorunlar olacaktır. bu camların montajı yapılırken etrafında koli bantı(genelde şeffaf) var mıydı? Eğer varsa, camlarınız daha tiyakol tam kurumamışken montajlanmış demektir. zaten kokuyu geçtim bir süre sonra o camların arasında bahsettiğim şikayetleriniz olacak. yani koku geçse bile, camlarınız o halde geldiği için bile Pimapen'i arayabilirsiniz. Kullanıcı hatası olmadığı için de, size aynı bayiiyi tamirata yönlendirir. Bu tamirat için bedel ödenmiyor. Sorun giderilmezse tekrar arayıp başka bir bayii talep edin. Yeni gelen bayiiye de herhangi bir ücret ödemenmiyor. İkinci bayiinin masrafı, ilk bayiiye fatura edilir.
Bunun dışında pvc doğramayla duvar arasına izolasyon köpüğü sıkılıyor. Bu çok elzem bir durum değil aslında. Sıva boyunca farklılar varsa açıklıkların kapatılması için tercih edilir. Çünkü doğrama elde olan en küçük ölçüye göre yapılır. İzolasyon köpüğü ise sarı bir madde. Siz bunu büyük ihtimalle kuruduktan soran görmüş olabilirsiniz. Sünger görünümlü, kirli sarı ve kabarık halde kurur. Fazlalıklar falçata yardımıyla kesilip üzerine sıva yapılır. Lakin bu bahsettiğim malzeme de 4 ay boyunca kokmaz. Sonuçta oturulan bir evden bahsediyorunuz ve haliyle düzenli olarak havalandırılıyordur. Kokusu da zaten petrol kokusu gibi değildir bu ürünün. İçlerinde en ağır kokanı poliüretan mastiktir, ki onun bile kokusu 4 ay sürmez.
Yine izolasyon amacıyla doğramalarınıza mastik veya silikon çekilmiş olabilir. Mastik (eğer doğramalarınız beyazsa), beyaz mat görünümlüdür. Çekilme esnasında kesif bir şekilde kokar. Koku bir süre sonra geçer.
Silikon ise yine doğramalarınız beyazsa beyaz fakat daha yarı saydam beyaz renkte ve parlaktır yada şeffaftır. Yine çekilme esnasında ve çekildikten bir kaç gün boyunca kokusu devam edebilir fakat havalandırma sayesinde koku gider.
İzolasyon ya da macunumsu diye tabir edebileceğimiz malzemeler böyle.
Doğramaların kanatlarında ve cam kenarlarında gördüğünüz siyah/gri/beyaz lastikler (conta) kokmaz. PVC'nin kendisi zaten kokmaz. Aslında kokar bunlar fakat siz bu kokuyu alamazsınız, imalat esnasında kaynak işlemlerinden geçerken kokar.
Doğramaların altına eğer denizlik (mermer) koydurduysanız, bu mermerlerin montajı esnasında kullanılan/kullanılabilecek olan ürünler (alçı,hakemi,vb)de bu kadar uzun süre kokmaz.
Velhasıl, kesin sonuç için mecburen Pimapen'i arayacaksınız. Bu kadar şeyi yazmak yerine sadece bunu da diyebilirdim biliyorum fakat malesef ki bu terimlerle muhattap olmak zorunda kalabilirsiniz bir süre.
ekleme: Eğer sorunun cam kaynaklı olduğu ortaya çıkarsa bu defa camın alındığı bayii ve cam firmasıyla görüşmek zorundasınız. Pimapen bu durumla ilgilenmez. O sadece bayiisine uyarı notu düşer. Doğramayı üretici bayii yerine tali bayiiden satın aldıysanız, üretici bayiiye de ulaşmaya çalışan. Çünkü bazı tali bayiler, üretici bayilerin çalıştığı cam firmaları dışında firmalarla çalışır. Bu arada çift cam dediğimiz olay herhangi bir atölye ortamına bile gerek kalmadan, işin ehli olmayan kişilerce yapılabilen bir şey. Yani camlarınız "hurda cam" diye bahsedilen bir yüzü kırılmış çift camların elmasla kesilip biçilmesiyle de yapılmış olabilir...